Görkemli ve Zarif Şehir: Viyana

Seyahatlerde saray ve müze gezmeyi sevenlerdenseniz Viyana tam size göre bir şehir. Viyana’yı diğer Avrupa ülkelerinin başkentlerinden ayıran en önemli özellik Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun izlerini hala taşıyor olması.  Klasik müziğe doyacağınız köşe başları, şık kıyafetleriyle operaya giden insanları, kurulduğu günden beri değişmeyen sokakları, Mozart’ı, Freud’u, Beethoven’ı misafir eden kafeleri görmek istiyorsanız tam yerindesiniz. Dünyanın en yaşanabilir şehirleri listesinde ardarda birinci sırada seçilen Viyana, alt yapı, istikrar, sağlık hizmetleri, kültür ve çevre, eğitim gibi kriterlerde tam puan almayı başarıyor. Öyle bir başkent düşünün ki, şehrin yüzde ellisinden fazlası yeşil alan.

Nasıl giderim?

İstanbul’dan Viyana arası uçakla 2 saat 20 dakika sürüyor. Viyana’da şehir içi ulaşım ağı gayet gelişmiş ve yeterli düzeyde.  Viyana Uluslararası Havalimanı’ndan şehir merkezine trenle 20 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Seyahat planınızda müzeleri gezmek yer alıyorsa tam bu noktada Vien Card yada Vien Pass almanız ekonomik olacaktır. Çünkü bu kartlarla hem şehir içi ulaşımınızı sağlayabilir hem de müzelere ücretsiz ya da indirimli giriş yapabilirsiniz.

Neye ihtiyacım var?

Avusturya, Avrupa Birliği üyesi olduğundan ülkeye girmek için bordo pasaportlu Türk vatandaşlarının Schengen vizesine sahip olmaları gerekiyor. Yeşil pasaportunuz varsa vize almanıza gerek yok.

Ne zaman gitmeliyim?

Viyana için iki favori zamanbelirtmekte fayda var.Birincisi devasa parkların ve bahçelerin tadını bol bol çıkarabileceğiniz ilkbahar ayları, ikincisi ise noel pazarlarının kurulduğu şehrin dondurucu soğuklarına rağmen ışıl ışıl olduğu Kasım ve Aralık ayları. 2024 yılında Viyana’da noel pazarları 10 Kasım – 26 Aralık arası kurulacak. Her pazarın kurulma ve toplanma tarihi farklılık gösterdiği için gitmeden önce teyit etmenizde fayda var.   

Nerede konaklamalıyım?

Viyana’ya ilk kez gelecekseniz ya da şehirde az zamanınız varsa pahalı bir bölge olsa da şehir merkezi olarak kabul edilen Inner Stadt ta konaklamalısınız. Inner Statd’ a göre biraz daha ekonomik olan ve merkezi sayılabilecek Wieden bölgesi de konaklama için iyi bir alternatif olacaktır.

Nereleri gezmeliyim?

Viyana Noel Pazarları:

Wiener Christkindlemarket

Stephansplatz Market

Weihnachtsdorf Maria – Theresien – Platz Market

Altwiener Market

Am Hof Advent Market

Spittelberg Market

Karlsplatz Market

Schönbrunn Sarayı

Belvedere Sarayı

Riesenradplatz Market

Noel Pazarları dışında gezilecek yerler ve müzeler:

Aziz Stefan Katedrali

Hofburg Sarayı

Opera Binası

Belediye Binası

Viyana Sanat Tarihi Müzesi

Doğa Tarihi Müzesi

Leopold Müzesi

Freud Müzesi

Avusturya Ulusal Kütüphanesi

Anker Saati

Mariahilfer Caddesi

İspanyol Binicilik Okulu

Prater Bölgesi

Bonus: Aylar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekse de Viyana Devlet Operası’nda opera dinlemeden dönmeyin.

Nerede, ne yemeliyim?

Viyana yeme içme konusunda sizi asla üzmeyecek bir şehir. Hemen hemen her sokakta tarih kokan bir kafe bulmanız mümkün. Hatta öyle ki, UNESCO Viyana cafelerini, “tarih ve mekanın tüketildiği ama sadece kahvenin fatura edildiği yerlerdir” diyerek Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne eklemiş. Cafe Mozart bunlardan biri. Ambiyansı, fonda çalan klasik müziği, zarif mermer masaları, ahşap tutacaklı gazetelikleri ve enfes kahveleriyle Cafe Mozart rüya gibi bir mekan. Viyana’da yiyebileceğiniz en iyi lezzet ise Şinitzel olacaktır. Et, tavuk ve domuz etiyle hazırlanan ve yanında patates salatası ile servis edilen şinitzeli en iyi yiyebileceğiniz yer ise Figlmüeller. 1905 yılında kurulan bu otantik mekanda şinitzel yemeden dönmeyin.

Kiminle gitmeliyim?

Viyana, devasa parkları ve bahçeleriyle çocuklu seyahate çok uygun bir şehir. Üstelik şehir dümdüz olduğu için bebek arabası kullanmanız da kolay olacaktır. Müzeleri doya doya gezeyim saatlerce eserleri inceleyeyim diyorsanız da partnerinizle, arkadaşlarınızla ya da tek başınıza da keyifli bir gezi planlayabilirsiniz. 

İtalya’nın Popüler ve Romantik Şehri : Venedik

İtalya, gezebileceğiniz yaklaşık 112 destinasyona sahip tam bir turizm ülkesi. İster 3 günlük romantik bir gezi planlayın, ister bir haftalık doğa yürüyüşü rotası oluşturun, isterseniz hafta sonu kaçamağı yapın. Neye ihtiyacınız varsa size sunabilen mozaik yapılı bir ülke İtalya. Ülkenin en büyük 8. Bölgesi Venetto’nun başkenti Venedik ise ziyaretçilerine romantizmi doyasıya yaşatacak bir görsel şölen vadediyor.

Nasıl giderim?

İstanbul –  Venedik arası uçakla ortalama 2,5 saat sürüyor. Venedik Marco Polo Havalimanı, şehir merkezinden yaklaşık yarım saat uzaklıkta. Bu noktada Venedik’in sıradışı ulaşım şeklini anlatmakta fayda var. Venedik 118 ada ve bu adaları birbirine bağlayan 400 den fazla köprüden oluşuyor. Dolayısıyla belli bir yere kadar kara yoluyla ulaşım sağlanabiliyor. Havaalanından şehir merkezine kara yoluyla gidebileceğiniz son nokta  Piazzale Roma, tren tercih edecekseniz de Santa Lucia Tren istasyonu. Bundan sonra gideceğiniz yere göre vaporetto diye adlandırılan deniz otobüslerini kullanabilir ya da büyüleyici Venedik sokaklarında yürüyebilirsiniz.

Neye ihtiyacım var?

İtalya Avrupa Birliği üyesi olduğundan ülkeye girmek için bordo pasaportlu Türk vatandaşlarının Schengen vizesine sahip olmaları gerekiyor. Yeşil pasaportunuz varsa vize almanıza gerek yok.

Ne zaman gitmeliyim?

Venedik, acqua alta olarak adlandırılan su seviyesinin yükselmesi olayı ile sık sık gündeme geliyor. Bu olay genellikle Kasım ve Nisan ayları arasında gerçekleşiyor ve şehirde kuvvetli yağış sonucunda su baskınları yaşanıyor. Hatta öyle ki Venedik’in bu doğa olayları karşısında 2100 yılında tamamen suların altında kalacağı ve yok olacağı düşünülüyor. Dolayısıyla tatilinizi bu aylar arasında planlamamanız iyi olacaktır. Seyahat için en iyi zaman Eylül, Ekim veya Mayıs ayı olacaktır. Çünkü Haziran, Temmuz ve Ağustos ayı hem yüksek sezondan dolayı çok kalabalık ve pahalı hem de  muhtemelen çok sıcak olacaktır. Bununla birlikte genellikle Ocak, Şubat veya Mart aylarında San Marco meydanında Venedik Karnavalı düzenleniyor. Maskeli ve kostümlü gerçekleşen bu karnavala katılmak isterseniz yağmur botlarınızı ve çizmelerinizi yanınıza almayı unutmayın. 2024 yılında Venedik karnavalı 27 Ocak – 13 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek.

Nerede konaklamalıyım?

Konaklama seyahat planınızda önceden ayarlamanız gereken bir konu. Venedik özelinde ise konaklayacağınız yeri çok önceden ayarlamak gerekiyor çünkü özellikle yüksek sezonda oteller, evler ve hatta hosteller çok pahalı oluyor. Merkeze yakın olmak istiyorsanız San Marco ve San Polo, merkeze biraz uzak ama otantik ve düşük bütçeli bir konaklama için Cannaregio, havaalanına yakın konaklamak istiyorsanız Santa Croce, sakin bir konaklama istiyorsanız Castello bölgelerini tercih edebilirsiniz. Bununla birlikte eğer şehrin tamamını yürüyerek keşfetmeyi düşünmüyorsanız merkezden uzaklaştıkça vaporettoları kullanmanız gerektiğini ve ulaşımın Venedik’te pahalı olduğunu da göz önünde bulundurmanız seyahat bütçenizi yaparken faydalı olacaktır.

Nereleri  gezmeliyim?

Gezilecek yerler listesi hazırlamanız gereken son yer Venedik olabilir. Adaları birbirine bağlayan köprüler, kurulduğu günden beri aslını koruyan tarihi evler, kanalları adeta bir kartpostal görüntüsüne çeviren gondollar ve ortaçağa doyacağınız mimari yapılar arasında kaybolmak belki de yapılacak en iyi plandır. Zaten nereye baksanız hayranlık duyacaksınız ancak yine de mutlaka görmeniz gereken yerler aşağıdaki gibi listelenebilir:

San Marco Meydanı

San Marco Bazilikası

Aziz Mark Çan Kulesi

Dükler Sarayı

Büyük Kanal

Ahlar Köprüsü

Rialto Köprüsü

San Giorgia Maggiare Katedrali

Peggy Guggenheim Koleksiyonu

Accademia Galery

Santa Maria della Solute Bazilikası

Altın Ev

Libreria Acqua Alta

Bonus: Şehirde 2 günden fazla vaktiniz varsa Burano, Murano ve Torcello adalarından en az birini ziyaret etmelisiniz. Bu üç adadan sadece birini seçebiliyorsanız Burano adası, renkli evleri ve yüksek enerjisiyle iyi bir tercih olacaktır.

Nerede, ne yemeliyim?

İtalya’nın gözde şehri Venedik’te genel olarak deniz ürünleri popüler olsa da, makarna ve pizzaları da denemeye değer lezzettedir. Bu noktada bir Venedik atıştırmalığı olan cicchetti den bahsetmemek olmaz. Dilim ekmek üzerine deniz ürünü, sebze, peynir, et gibi çeşitlerle hazırlanan Cicchetti, özellikle akşam yemeği öncesi içki ile tüketilir. Cicchetti için All’Arco, Al Timon veya Al Squero, sokak lezzetlerini denemek için Acqua e Mais, akşam yemeği için Casa Banita, kahvaltı için Pasticceria Tonolo, pizza için Antico Forno Venezia, tiramisu için I Tre Mercanti denemeniz gereken mekanlardan. Bununla birlikte Venedik gezinize mutlaka eklemeniz gereken bir mekan var ki o da Cafe Florian. 1720’de kurulan bu kafe San Marco meydanında bulunuyor. Tüm gün canlı müzik performansının olduğu kafede ister kahvenizi yudumlayın isterseniz beyaz köpüklü şarap ve şeftali püresi ile yapılan Bellini’nizin keyfini çıkarın.

Kiminle gitmeliyim?

Bazı şehirler vardır ki, romantizmi ve güzelliği tartışmaya açık değildir. Hal böyle olunca bu gibi şehirlere ya partnerinizle, ya tek başınıza ya da kız arkadaşlarınızla gitmek daha cazip gelebilir. Ben Venedik seyehatimi 3 kız arkadaşımla birlikte planlamıştım ve rüya gibiydi. Çocukla 27 ülke gezmiş biri olarak çok net söyleyebilirim ki Venedik çocukla gezilebilecek bir şehir değil. Siz iyisi mi bilet almadan ve seyahat planınızı yapmadan önce bunu bir düşünün.

Gürcistan’ın İncisi: Tiflis

Senelik izin kullanmadan Cuma akşamı gidip Pazar akşamı dönebileceğiniz, kısa uçuş mesafesinde olan, üstelik vizeniz hatta pasaportunuz bile olmadan giriş yapabileceğiniz bir yer arıyorsanız Tiflis radarınıza almanız gereken bir şehir. Canlı gece hayatı, Sovyetler esintili eski tarihi binaları, leziz Gürcü şarapları, restore edilerek dönüştürülmüş hipster mekanları ile Tiflis’i çok seveceksiniz. Avrupa şehirlerine göre daha ekonomik bir seyahat olanağı sunan Tiflis, kesinlikle görülmeye değer bir şehir.

Nasıl giderim?

İstanbul Tiflis arası uçakla ortalama 2 saat 20 dakika sürüyor. Tiflis Uluslararası Havalimanı’ndan şehre ulaşmak için ise iki seçeneğiniz var; otobüs ya da taksi kullanmak. Havaalanı taksileri şehir merkezine gitmek için çok yüksek ücretler istiyor aklınızda olsun. Taksi kullanmak isterseniz gitmeden önce telefonunuza Bolt uygulamasını indirmeniz faydalı olacaktır. Daha düşük bütçeli seyahat etmek  isterseniz de havaalanı çıkışında yerini çok rahat bulabileceğiniz 337 no lu otobüsleri kullanarak yaklaşık 35 dakikada şehir merkezine ulaşabilirsiniz.

Neye ihtiyacım var?

Gürcistan, Türk vatandaşlarından vize istemeyen nadir ülkelerden biri. Hatta Gürcistan’a gitmek için pasaporta bile ihtyacınız yok. Çipli yeni kimlik kartınızla ülkeye giriş yapabiliyorsunuz. Bu noktada dikkat etmeniz gereken tek bir şey var; çocukla seyahat etmek. Eğer çocuğunuzla Gürcistan’ a giriş yapmak istiyorsanız ya çocuğunuzun çipli yeni kimlik kartında fotoğrafı olmalı ya da pasaportunu kullanmalısınız. Çocuğunuzun çipli yeni kimlik kartı bile olsa eğer kimliğinde fotoğrafı yoksa ülkeye giriş yapamayacağınızı unutmayın.  Bir diğer konu ise, çocuğunuz pasaportu ile ebeveynlerinden biri yanında olsa bile ülkeden çıkış yapabiliyor. Bununla birlikte çocuğunuz eğer fotoğraflı çipli yeni kimlik kartıyla ülkeden çıkış yapacaksa her iki ebeveyninde yanında olması gerekiyor. Bu durum bizden vize istemeyen ve kimlik kartımızla girebileceğimiz tüm ülkeler için geçerli ve çok önemli, atlanmaması gereken bir konu.

Ne zaman gitmeliyim?

Tiflis, Haziran ortalarından Ağustos sonlarına kadar aşırı sıcak oluyor.Bu tarihlerde gezmek bir yana nefes almak bile zorlaşıyor. Kış aylarında ise çok soğuk bir hava şehre hakim oluyor ki kuru soğuk şehri çekilmez bir hale getiriyor. Tiflis için en iyi dönem sonbahar renklerini en iyi gözlemleyebileceğiniz ve bol bol fotojenik fotoğraflar çekebileceğiniz Eylül ve Ekim ayları ile ilkbaharın tadını çıkarabileceğiniz Nisan ve Mayıs ayları gibi görünüyor.

Nerede konaklamalıyım?

Tiflis için bu sorunun cevabı çok net: Fabrika Hostel. Öyle bir hostel düşünün ki içerisinde kafeler, barlar, mağazalar hatta workshoplar düzenlenen atölyeler var. Burası aslında bir sosyalleşme alanı gibi düşünülebilir. Hostelin avlusunda çok sayıda etkinlik ve parti düzenleniyor. Hostelin olduğu sokaklar ve bina müthiş murallarla dolu ve bu da bol bol fotoğraf çekebilmenize olanak sağlıyor. Adı hostel olarak geçse de özel odalarda hatta çatı katında yer alan teraslı süit odalarda konaklamanız da mümkün. Şehir merkezine arabayla ortalama 10 dakika kadar uzaklıkta yer alan bu hostel de konaklamasınız bile yemek yemek ya da bir şeyler içmek için mutlaka uğramalısınız.

Nereleri gezmeliyim?

Rustaveli Bulvarı

Eski Tiflis

Abanotubani Bölgesi ve Sülfür Hamamları

Tbileli Karvasla ve Tiflis Tarih Müzesi

Barış Köprüsü

Tiflis Güzel Sanatlar Akademisi

Gabriadze Kukla Tiyatrosu ve Saat Kulesi

Parlamento Binası

Rike Park

Kartelis Deda

Narikala Kalesi

Sameba Katedrali

Özgürlük Meydanı

Sioni Kilisesi

Cuma Camii

Aghmashenebeli Caddesi

Bonus: Şehirde 2 günden fazla zamanınız varsa ve manzara, yürüyüş, doğa görmeyi sevenlerdenseniz rotanıza Kazbegi‘ni eklemelisiniz.

Nerede, ne yemeliyim?

Kişniş, dereotu, maydonoz gibi tatları seviyorsanız Gürcü mutfağı tam size göre. Özellikle kişniş neredeyse tüm yemeklerde kullanılıyor. Türk mutfağına benzer olduğu için yeme içme konusunda  zorluk yaşamayacağınız bu şehirde geleneksel Gürcü yemeklerinin lezzetine hayran kalacaksınız. Denemeden dönmemeniz gerekenler ise şöyle özetlenebilir:

Khinkali; içi kıyma ile doldurulmuş dev mantı.

Khachapuri; üzerine yumurta kırılmış ve tereyağı eritilmiş peynirli pide.

Chikhirtma; sarımsaklı ve sirkeli tavuk suyu çorbası.

Lobio; fasülye ile yapılan bir tür bakliyat yemeği.

Lokal yemekleri denemek ve geleneksel Gürcü şaraplarını tatmak için Salobie Bia ya rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Gece hayatının tadını çıkarmak içinse Bassiani ve Mtkvarze ye uğrayabilirsiniz.

Kiminle gitmeliyim?

Tiflis çocukların çok ilgisini çekecek bir şehir olmasa da hem yakınlığı hem de devasa parklara sahip olmasıyla çocuklu seyahat için tercih edilebilir. Bununla birlikte Tiflis’in canlı gece hayatı, şehri partnerinizle ya da arkadaşlarınızla keşfetme isteğinizi arttırabilir.

Sade ve Zarif Bir İskandinav Şehri : Stockholm

Dünyanın gelir düzeyi ve yaşam kalitesi en yüksek şehirlerinden biri olan Stockholm, 14 ada ve Malaren Gölü’nün denizle birleştiği bir kanala sahiptir. Bu sade, şık ve zarif şehir; bir İskandinav ülkesi olan İsveç’in başkentidir. Stockholm’deki bu sadeliği anlayabilmek için öncelikle İsveç’lilerin ‘ lagom ‘ adını verdikleri felsefeyi bilmek gerekiyor. İsveççe lagom kelimesinin Türkçe’de tam karşılığı bulunmasa da lagom kısaca; tam kararında, ne az ne çok, yeteri kadar şeklinde çevrilebilir. Elbetteki lagom bu çevirden çok daha derin anlamlar taşıyor. Lagom felsefesi hayatını belli bir dengede tutmak, uyum sağlamak ve sadeleşmek demektir. İhtiyacın olandan fazlasını tüketme, ancak sevdiğin şeylerden de kendini mahrum etme düşüncesiyle ortaya çıkan lagom felsefesi, sürdürülebilirlik ve minimalizimi de içinde barındırıyor. Stockholm’de ya da İsveç’in herhangi bir yerinde gezerken bu felsefeyi çokça hissedecekseniz. Sokaklarda yürürken lagom kültürüyle yetişmiş çok zengin bir insanı farkedemezsiniz çünkü ne kadar zengin olursa olsun ne giyim tarzı ne kullandığı araba ne yaptığı alışveriş abartılıdır. Türkiye’ye göre çok kısa çalışma saatlerine sahip olsalarda fika adını verdikleri kahve molaları her iş yerinde zorunludur. Çünkü fika molası sadece bir kahve molası değil o zamanı sevdikleri insanlarla sosyelleşmek için geçirdikleri bir zaman dilimidir ki bu da lagom felsefesinden gelmektedir. Çok değil verimli çalışmak, daha az alışveriş yapmak, insanlara saygı ve sevgiyle yaklaşmak yani kısacası her şeyin yerli yerinde olduğu bir hayat felsefesi aslında lagom. Belki de İsveç’in dünyanın en mutlu ülkeleri arasında yer almasının nedeni de bu felsefedir.

Nasıl giderim?

İstanbul – Stockholm arası uçaklaortalama 3 saat 45 dakika kadar sürüyor. Stockholm’de toplam 4 havaalanı bulunsa da Türkiye’den kalkan uçakların hepsi Arlanda Havaalanı’na iniş yapıyor. Havaalanından şehir merkezine en hızlı şekilde ulaşmak için Arlanda Ekspres adı verilen trenleri, en hesaplı şekilde ulaşmak için Flixbus otobüslerini, en konforlu şekilde ulaşmak için ise taksi ya da özel transfer seçeneklerini kullanabilirsiniz. Trenle şehir merkezine 20 dakikada, otobüsle ise 45 dakikada ulaşım sağlayabilirsiniz. Stocholm’de her şey gibi ulaşımda aşırı pahalı olduğu için eğer gezi planınızda müzeleri gezmek ve toplu taşımayı bolca kullanmak varsa havaalanında Stockholm Pass kartı almak çok mantıklı olacaktır. İlk bakışta bu kartların fiyatı çok yüksek gibi görünse de gezinizin sonunda toplu taşımaya ve müze girişlerine ödeyeceğiniz tutar, Stockholm Pass kartlara ödeyeceğiniz tutardan daha fazla olacaktır. Müze gezileri ilginizi çekmiyor ve şehri yürüyerek keşfetmeyi seviyorsanız havaalanındaki bilet matiklerden seçeceğiniz her noktaya tek yön ya da gidiş dönüş şeklinde bilet alabilirsiniz.

Neye ihtiyacım var?

İsveç Avrupa Birliği üyesi olduğu için bordo pasaportlu Türk vatandaşlarının Schengen vizesine sahip olması gerekiyor. Yeşil pasaportunuz varsa vizeye ihtiyacınız olmadan ülkeye giriş yapabilirsiniz.

Ne zaman gitmeliyim?

Her şehre her mevsimde gidilir ancak Stockholm’e kışın gitmeyi planlıyorsanız gezinizin hayal kırıklığı ile bitmemesi için unutmamanız gereken birkaç önemli bilgi var. Kış aylarında Stockholm’de hava genellikle sabah 10 civarı aydınlanıyor ve öğlen 15 civarı kararıyor.Bu da gün ışığında gezmek için çok az bir zamanınızın olacağı anlamına geliyor. Bununla birlikte kış aylarında hava gerçekten çok soğuk oluyor. Öyle ki soğuktan yüzünüzü, parmaklarınızı bile hissedemeyeceğiniz, bırakın gezmeyi mevcut olan karda yürümekte bile zorlanacağınız bir soğuk var bu coğrafyada.  Eğer Stockholm gezinizi daha yukarı çıkıp Aurora Borealis diye de adlandırılan Kuzey Işıkları avı gezisiyle birleştirmeyecekseniz Stockholm’e kış aylarında bir seyahat planlamanız pek mantıklı bir karar olmayacaktır. Stockholm gezisi için en güzel aylar beyaz geceler olarak anılan, şehrin günde ortalama 18 saat aydınlık olduğu Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları. Bu aylarda hava sıcaklıkları da ortalama 20 – 24 derece civarlarında olacak ve güneş çok çok geç batacak, siz de rahat rahat geziyor olacaksınız.

Nerede konaklamalıyım?

Stockholm’de konaklama yapacabileceğiniz yerleri kabaca 4 bölgeye ayırabiliriz; eski şehir bölgesi diye bilinen Gamla Stan, şehrin elit kısmı olan Östermalm, hareketli kafe ve barlarıyla ünlü olan Södermalm, şehrin yeni merkezi olan Norrmalm. İskandinav kültürünü yaşamak, daracık sokaklarda dolaşmak için Gamla Stan oldukça iyi bir seçenek. Ancak burada konaklamak için tatil bütçenizden hatırı sayılır bir kısmı konaklamaya ayırmanız gerektiğini söyleyebiliriz. Şehrin en turistik noktalarından biri olan bu bölgede sadece konaklama değil yeme içme de pahalı bu detay aklınızda bulunsun. Bununla birlikte Gamla Stan’a yürüyerek 20 dk uzaklıktaki Södermalm bölgesi nispeten daha hesaplı konaklama seçenekleri sunan bir bölge. Üstelik hem canlı ve enerjik hem de airbnb ve hostel de bulabileceğiniz bir bölge. Eğer gezi planınızda başka ülke ya da şehirlere geçmek varsa konaklamanızı Norrmalm’da yapmanız isabetli olacaktır. Çünkü merkez tren istasyonu ve şehirler arası ulaşım sağlayabileceğiniz otobüs terminalleri yeni şehir olarak adlandırılan Norrmalm’da yer alıyor. Son olarak çok güzel bir sahil şeridine ev sahipliği yapan şehrin elit yüzü Östermalm’da konaklamak isterseniz bütçe hesabı yapmadan şehrin en lüks konaklama seçeneklerini sunan bu bölgenin tadını çıkarabilirsiniz.

Nereleri gezmeliyim?

Nordiklerin en sade mimariye sahip şehirlerden biri Stocholm diyebiliriz. Eski şehir olarak isimlendirilen Gamla Stan’da bile Avrupa’da sıkça rastalanan büyük ve şaşalı katedraller görmeniz pek mümkün değil. Bununla birlikte yeşil alan ve parklarını, sanat galerilerini, müzelerini, doğal güzelliklerini ve ünlü metro istasyonlarını gezerek Stockholm’de sıkılmadan dolu dolu 3 gün geçirebilirsiniz. Gezi planınızda mutlaka olması gereken noktalar ise şöyle sıralanabilir:

Gamla Stan Bölgesi ve Stortorget Meydanı

Stockholm Sarayı

Stockholm Belediye Binası

Stockholm Katedrali

Drottningholm Sarayı

Djurgarden Adası

Vasterlanggatan ve Götgatan Caddeleri

Södermalm Bölgesi

Normmalm Bölgesi

Riddarholmen Kilisesi

Royal Swedish Opera

Östermalms Saluhall

Stockholm Halk Kütüphanesi

Vasa Müzesi

Stockholm Ulusal Müzesi

Nordiska Müzesi

Nobel Müzesi

Abba Müzesi

Fotografiska

Skansen Açık Hava Müzesi

Bonus: Toplu taşıma kullanmayacaksanız bile dünyanın en güzel ve keyifli sanat galerilerinden biri olan Stockholm Metrosu’nu ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. 100 tane istasyonu bulunan Stockholm Metrosu’nun her durağı rölyefler, heykeller, gravürler ve mozaiklerle bezenen sanat çalışmalarını görmelisiniz.  

Nerede, ne yemeliyim?

Coğrafi şartların gereği midir yoksa mutfakta da lagom felsefesini uyguluyor olduklarından mıdır bilinmez ancak İsveç’te deneyebileceğiniz lezzet sayısı çok fazla değil. Her yerde kolaylıkla bulabileceğiniz meşhur İsveç köfte gerçekten çok lezzetli ve asla Türkiye’de yapılanlara benzemiyor. Stockholm’de en iyi İsveç köfteyi bulabileceğiniz adreslerden biri Stockholms Gastabud adlı mekan olabilir. Deniz ürünü seviyorsanız özellikle somon sevenlerdenseniz ise gravlax iyi bir tercih olacaktır. Kaliteli çiğ somon balığı dereotu, tuz ve şeker ile kurutulur ve çoğunlukla meze olarak servis edilir. Jansson’s Temptation yani İsveç güveci ise içinde balık bulunduran bir diğer yerel lezzet. İsveç usulü fırınlanmış patates Hasselbackspotatis ise et ya da tavuk yemeklerinin yanında servis edilen, atıştırmalık olarak ta tercih edebileceğiniz bir tür aperatif. Bununla birlikte Östermalms Saluhall’da bulunan Michelin yıldızlı Lisa Elmqvist isimli restauranttaki çeşitli deniz ürünleri ile hazırlanmış tadım tabağını sipariş edip bir lezzet şöleni yaşayabilirsiniz. Dantelli masa örtüleri ve otantik dekorasyonu ile Vete-Katten Cafe ise İsveç’in muhteşem kahvelerini tatmak ve prinsesstarta ya da kanelbulle tatlılarını denemek için uğramanız gereken, fika molası verebileceğiniz bir diğer mekan.

Kiminle gitmeliyim?

Stockholm, bebek arabasıyla asla zorlanmayacağınız dümdüz bir şehir. Genellikle insanlar bebeklere ve çocuklara karşı çok sevecen ve saygılılar. Temiz, düzenli ve bolca yeşil alana sahip bu şehri çocuklarınızla çok rahat gezebilirsiniz. Eğer Stockholm’e çocuğunuzla seyahat edecekseniz, Gröna Lund ve Junibacken’i  mutlaka listenize eklemelisiniz. Özellikle Cuma ve Cumartesi günleri Stockholm’ün gece hayatı epeyce hareketli olduğu için bu şehre partnerinizle ya da arkadaş grubunuzla da seyahat planlamak isteyebilirsiniz. Yalnız bir gezginseniz şehrin aşırı derecede güvenli olduğunu da söylemek mümkün.

Fas’ın Gözbebeği, Palmiyeler Şehri: Marakeş

Atlas dağlarının eteklerine saklanmış, Fas’ın egzotik ve büyüleyici kenti Marakeş, Berberice’de Tanrı’nın yeri anlamına geliyor. Bölgeye has doğal kırmızı taşlardan yapılmış olan tarihi yapılar nedeniyle kırmızı şehir olarakta anılan Marakeş, son zamanların popüler tatil destinasyonlarından biri olmayı başarıyor.

Afrika ülkelerinden birine ilk defa seyahat ediyorsanız, Fas’ın otantik şehri Marakeş muhtemelen size çok farklı bir deneyim yaşatacaktır. Her ne kadar coğrafi olarak Avrupa’ya yakın olsa da kültür olarak bunu söylemek pek mümkün değil. Bununla birlikte Marakeş turist yoğunluğunun fazla olduğu bir şehir olduğundan, labirent gibi sokaklarında güvenle gezebilir, rengarenk evlerinin önünde unutulmaz fotoğraflar çekebilir, her zaman canlı ve kalabalık olan pazarlarından keyifle alışveriş yapabilirsiniz. 

Nasıl giderim?

İstanbul’dan direkt uçuşla 5 saat 20 dakikada Marakeş’e ulaşabilirsiniz. Ancak Türkiye’den Marakeş’e sadece iki havayolu firması uçuş yapıyor ve haliyle biletler epeyce pahalı. Daha ekonomik bir seyahat planlamak için Kazablanka’ya uçup oradan tren ya da otobüsle Marekeş’e geçebilir ya da aktarmalı uçuşları kullanabilirsiniz. Marakeş Menara Havalimanı’ndan ise merkeze ulaşım için çok fazla bir alternatif bulunmuyor. Toplu taşıma kullanmak isterseniz havaalanı çıkışındaki otobüslerle merkeze ortalama 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Taksi kullanmak isterseniz de mutlaka pazarlık yapmalısınız. Kalacağınız otelden havaalanı transferi istemek ise bir diğer güvenli ulaşım seçeneği olacaktır.

Neye ihtiyacım var?

Fas, Türk vatandaşlarından vize istemeyen ülkelerden biri. Dolayısıyla ülkede 90 güne kadar vizesiz bir şekilde kalabilirsiniz. Ülkeye giriş için pasaportunuzun olması gerekiyor, kimlikle ülkeye giriş maalesef mümkün değil. Geçerli pasaportunuzun kullanım süresinin minumum 6 ay olması gerektiğini unutmamanızda fayda var.

Ne zaman gitmeliyim?

Afrika ülkelerinden biri olan Fas’ta, yaz ayları oldukça sıcak ve kurak geçiyor. Bunaltıcı sıcaklarda gezmek bir hayli zor olacağından mümkünse seyahatinizi Haziran ve Ağustos ayları arasında planlamamanızda fayda var. Kış ayları her ne kadar ılık geçse de Marakeş’i en güzel haliyle gezebilmek için sonbahar ve ilkbahar ayları ideal olacaktır.

Nerede konaklamalıyım?

Geleneksel Fas kültürünü deneyimlemek istiyorsanız konaklama seçenekleri arasından Riad ları tercih etmelisiniz. Genellikle tek ve büyük bir kapıya sahip, iki veya daha fazla kata sahip olan riadların dış görüntüsü mütevazıdır. Riadların eşsizliği ve nefes kesici güzelliğini iç bahçe de denilen avluya çıktığınız zaman farkedebilirsiniz. Tüm katların balkonları; süslü seramiklerle ve çeşitli bitkilerle dekore edilen ve genellikle ortasında havuz bulanan bu avluya bakacak şekilde inşa edilmiştir. Marekeş’te riadlarda konaklamak isterseniz eski şehir bölgesi anlamına da gelen Medina bölgesini tercih etmelisiniz. Her bütçeye göre riad bulabileceğiniz Medina bölgesi gezilecek yerlere de yakın olması sebebiyle gezginlerin favori konaklama bölgesidir. Eğer bu bölgede konaklayacaksanız, Medina bölgesinin surlarla çevrili ve trafiğe kapalı olduğunu unutmamanızda fayda var. Valizlerle Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürümek çok kolay olmayacağından surlara yakın bir riad seçmek isteyebilirsiniz. Bununla birlikte eğer riadlarda kalmak istemezseniz yeni şehir bölgesi de diyebileceğimiz Gueliz bölgesinde çok sayıda rahat, temiz ve güzel şehir oteli bulunuyor, tercihinizi bu bölgeden yana da kullanabilirsiniz.

Nereleri gezmeliyim?

Marakeş’i gezmek için belki de dünyanın en sıra dışı meydanlarından biri olan Jemaa el-Fnaa meydanından başlamak çok doğru bir karar olacaktır. Özellikle akşam saatlerinde bu devasa meydanda maymun ve yılan oynatıcılarını, sihirbazları, masalcıları, çengileri ve hatta şifacıları bile görmeniz mümkün. Meydanla pazarın kesiştiği nokta da ise Marekeş’in en büyük camisi olan Kutubiye Camisi yer alıyor. 12. y.y da inşa edilen bu camii büyük ve görkemli minaresi ve işlemeleri ile dikkat çekiyor. Cami hala ibadete açık olmakla birlikte çok sayıda turist tarafından da ziyaret ediliyor. Fas Hanedanlığı’nın şaaşasını yansıtması amacıyla yaptırılmış olan Behia Sarayı, görkemli bahçeleri, havuzları ve muhteşem el işçiliği ile İslam mimarisinin en gözde örneklerinden biri olmayı başarıyor. Behia Sarayı’na giriş ücretli ve önünde epey sıra oluyor. Programınıza bu sarayı dahil edecekseniz bekleme süresini göz önünde bulundurmalısınız. 14. y.y da kurulmuş ve 400 yıl boyunca dini ve bilimsel konularda eğitim vermeyi sürdürmüş Ali Bin Yusuf Medresesi ise listenize almanız gereken önemli bir tarihi yapı. Marakeş’te gezilecek yerler sadece tarihi yapılar değil elbette. Menara ve Majorella Bahçelerini gezi listenize alırsanız; hem çok farklı bitki türlerini keşfetme imkanı bulacak hem de eşsiz fotoğraflar çekme şansınız olacaktır. Gezinizi Marakeş’in Medina bölgesindeki pazarları gezerek noktalamak isteyebilirsiniz.  Marakeş pazarlarını gezmek için yarım günden fazla bir zaman ayırmanız gerektiğini bilmelisiniz. Satıcıyla mutlaka pazarlık yaparak Fas kültürüne ait, el emeği hediyelik eşyalar, baharatlar, çaylar, el dokuması şallar, deri eşyalar gibi bir çok şey satın alabilirisiniz. Özellikle halı pazarı ve baharat pazarı alışveriş yapmayacaksanız bile gezmeniz gereken pazarlardan. 

Bonus: Şehir size güvenli gelmezse ya da bilen biriyle daha kısa zamanda daha çok yer gezmek isterseniz kalacağınız otelden günübirlik rehberli Marakeş turu satın alabilirsiniz. Fas için ayırdığınız süre 1 haftadan fazla ise araba kiralayarak ya da turlara katılarak; Fas’ın diğer şehirleri olan Kazablanka, Şafşavan, Meknes, Fes ve Rabat’ı ziyaret edebilir hatta Sahra Çölü’nde kamp yapabilirsiniz. 

Nerede, ne yemeliyim?

Berberi, Arap, İspanyol ve Fransız kültürlerinden etkilenmiş olan şehirde keşfetmeye değer lezzetler bulunuyor. Yemeklerin genellikle bol baharatlı olduğunu ve bu yüzden yemeklerden sonra hazmı kolaylaştırmak için bolca nane çayı tüketildiğini söylemekte fayda var. Kuru fava fasulyesinden yapılan Bissara çorbası, bol baharatlı mercimek çorbası Harira ve patlıcan, domates, sarımsak ve baharatlarla hazırlanan Zaalouk neredeyse her yerde bulabileceğiniz yerel başlangıçlardır. Farklı et türleriyle hazırlanan, yavaş yavaş pişirilmiş bir çeşit yahni olan Tajin ise değişik güveç sunumuyla Fas’ın en meşhur yemeği. Fas’ın ulusal yemeği olarak kabul edilen kus kus ise bulgurun et veya sebze ile harmanlanması ile yapılır ve yine güveçte servis edilir. Limon ve zeytin ile kavrulmuş olan tavukların soğan, safran ve zencefil ile pişirilmesiyle hazırlanan Limonlu zeytinli tavuk ise denemeye değer bir diğer yerel lezzettir. Fas’ın hemen hemen her yerinde bulabileceğiniz salyangoz çorbası pek bizim kültürümüze yakın olmasa da denemek istediğiniz bir lezzet ise Marakeş bunun tam yeri denilebilir. Toprak kaplarda sığır eti ya da kuzu parçalarının baharatlanarak kısık ateşte pişirildiği Tangia et severleri mutlu edecek bir diğer Fas lezzeti. Yağda kızartılmış üçgen şeklinde bademle doldurulmuş Brivat ya da bala batırılmış çiçek şeklinde kızarmış susamlı bir kurabiye olan Şebakia tatlı tercihiniz için ideal olacaktır. Nomad, Tobsil ve Chez Ali restaurantları Marakeş’te yerel lezzetleri denemeniz için tercih edebileceğiniz popüler mekanlardan sadece birkaç tanesi.

Kiminle gitmeliyim?

Marakeş Fas’ın diğer şehirlerine göre hatta Afrika’da yer alan pek çok şehre göre ne kadar gelişmiş olursa olsun hijyen konusunda daha kat etmesi gereken çok yol var. Dolayısıyla çocukla gitmek için çok uygun bir ülke olmayabilir. Şehirde çok fazla güvenlik sorunu yok ancak sokaklarda sürekli sizden para isteyen insanları görmeniz olası. Az da olsa yan kesicilik gibi olayların yaşanabildiği bir şehirde yalnız gezmek istemezseniz bir tura katılabilir ya da Marakeş gezinizi arkadaş gurubunuz ve ya partnerinizle planlamak isteyebilirsiniz.                                                                                                                           

Almanya’nın En İddialı Christmas Şehri: Köln Noel Pazarları

Noel pazarları denilince akla ilk gelen ülkenin Almanya olması kesinlikle bir tesadüf değil. Noel pazarlarının çıkış noktasının Almanya olmasından mı yoksa Almanların Noel ruhuna duydukları saygıdan mı bilinmez Almanlar bu işi çok ciddiye alıyorlar ve muazzam pazarlar ortaya çıkarıyorlar. İlmek ilmek işlenmiş süslemeler, dev çam ağaçları, bakmaya kıyamayacağınız el işi stantları, buz pistleri,  tadına doyamayacağınız lezzetli yemekleri ve baharatlı sıcak şarapları ile Almanya Noel pazarları baş döndürüyor. Almanya’nın 4. Büyük kenti Köln’ün noel pazarları ise üst üste Avrupa’nın en iyi noel pazarları listesinde ilk ona girmeyi sonuna kadar hakediyor.

Nasıl giderim?

İstanbul Köln arası uçakla yaklaşık 3 saat sürüyor. Köln – Bonn havalimanından şehir merkezine ulaşım için bir çok alternatifiniz var. Toplu taşıma kullanacaksanız havalimanı çıkışında bulunan biletmatiklerden tren, otobüs ve metro hatlarında geçerli olan 24 saatlik kartlardan alabilir ya da tek yön bilet temin edebilirsiniz. Eğer 2 den fazla kişiyle seyahat ediyorsanız grup bileti satın almanızın daha ekonomik olduğunu unutmamanızda fayda var. Bunun dışında taksi kullanmak isterseniz şehirde Uber gayet iyi çalışıyor, bu uygulamayı da kullanabilirsiniz. 

Neye ihtiyacım var?

Almanya, Avrupa Birliği üyesi olduğundan ülkeye giriş için bordo pasaportlu Türk vatandaşlarının Schengen vizesine sahip olmaları gerekiyor. Yeşil pasaportunuz varsa vize almanıza gerek yok.

Ne zaman gitmeliyim?

Köln için bu sorunun cevabı kesinlikle şehrin en ışıl ışıl zamanı olan Noel pazarları dönemi. Her yıl değişmekle birlikte 2023 yılında, Noel pazarları 23 Kasım – 23 Aralık tarihleri arasında kuruluyor. İklim krizi tüm dünyayı etkilediği için hava sıcaklıkları pek öngörülemese de Almanya’nın en soğuk döneminin bu tarihler arasında olduğunu unutmamak seyahatinizi daha konforlu hale getirecektir.

Nerede konaklamalıyım?

Köln’de konaklama seçenekleri oldukça fazla olsa da özellikle yüksek sezonda hem yer bulmak hem de ekonomik yer bulmak epeyce zor. Köln Katedrali’nin de içinde bulunduğu ve şehrin en merkezi yerlerinden biri olarak kabul edilen AltStad, seyahatseverlerin favori bölgelerinden biri. Bununla birlikte AltStat bölgesine tramvay ile birkaç durak mesafede bulunan Heumarket ve Neumarket gibi bölgeler hem canlı hem de AltStat bölgesine göre daha ekonomik seçenekler. Yürüyerek merkeze 20 dk da ulaşabileceğiniz, hipster mekanlarıyla ün salmış Ehrenfeld ve Belgian bölgeleri ise, hesaplı ve eğlenceli bir konaklama imkanı sunuyor.       

Noel pazarları nerelerde kuruluyor?

Köln’de bu sene 7 tane büyük noel pazarı kuruluyor. Tüm bu pazarları kolaylıkla bulabileceğiniz lokasyonlar ise şöyle:

Köln Katedrali (Roncalliplatz)

Market of Angels (Neumarket)

Heinzels Winter Fairytale (Heumarket)

Harbour Market (Am Schokoladenmuseum)

Village of St. Nicholas (Rudolfplatz)

VeedelsAdvent at the Chlodwigplatz (Chlodwigplatz)

Ehrenfeld Market (Bumann)

Noel pazarları haricinde; alışveriş için Schildergasse caddesi, fotoğraf çekmek için Ren nehri üzerine kurulmuş aşıklar köprüsü olarakta bilinen Hohenzallern köprüsü, vintage sokaklarda kaybolmak için Altermarket bölgesi, hipster mekanlarda kahve molası vermek için Belgian sokakları, modern sanat seviyorsanız Ludwing müzesi ziyaret edilebilir.

Bonus: Eğer şehri yeterince gezdiyseniz ve hala zamanınız varsa Köln’e trenle 40 dk uzaklıktaki Bonn şehrine gidip Almanya’nın en lezzetli noel pazarı yemeklerini tatmayı ihmal etmeyin.

Nerede, ne yemeliyim?

Köln noel pazarlarında her damak tadına uygun yiyecek ve içecek bulabilirsiniz. Klasik noel pazarı yemekleri olan tarta flambe, langos, bretzel, sosis, krep, waffle, berawecka gibi lezzetlerin yanında odun ateşinde pişirilmiş somon olan flammlachs, patatesli mücver olarakta tarif edilebilen rievkoche ve soslu mantar denilebilen champignonpfanne yi kesinlikle denemelisiniz. Bununla birlikte baharatlı bir sıcak şarap olan glüwhein ve Köln’ün yerel birası Kölsch ise şüphesiz Köln Noel pazarlarının yıldızı olmayı başarıyor.

Kiminle gitmeliyim?

Noel pazarları her ne kadar genç, yetişkin, yaşlı farketmeksizin her yaşa hitap etse de çocuklar için anlamı çok daha büyük olabiliyor. Her köşe başından Noel baba çıkacakmış hissiyle, üç boyutlu masal kitaplarının sayfaları arasında dolaşmak gibi bir şey onlar için bu pazarlar. Işıl ışıl süslenmiş sokaklarda ister dönme dolaba binsinler, ister atlı karınca sırasında beklesinler, ister hangi köşeden noel babanın çıkacağını heyecanla tahmin etmeye çalışsınlar, isterlerse de çikolatalı kreplerini keyifle yesinler. Buz pateninden, çocuk oyun alanlarına ilgilerini çekebilecek her şey pazarlarda çocukları bekliyor.  

Balkanların gözde ülkesi: Karadağ

Türkiye’ye olan yakınlığı, doğal güzellikleri, zengin kültürel mirası, Adriyatik Denizi’nin serin sularına ve çakıl sahillerine kurulmuş benzersiz plajları ile Karadağ son zamanların gözde ülkelerinden. Avrupa’ya göre çok daha ekonomik bir tatil imkanı sunması ve Türklere vize uygulamıyor olması seyahatseverleri cezbediyor. Antik kalelerini ve hala ihtişamını koruyan old town larındaki daracık sokaklarında gezerken bol bol fotoğraf çektirebilir, sahil şeridindeki masalsı şehirleri gezerken lezzetli deniz ürünlerinin tadını çıkarabilirsiniz.

Nasıl giderim?

İstanbul’dan Karadağ’ın iki şehrine uçakla ulaşım sağlayabilirsiniz. Tivat Havalimanı uçakla 2 saat, Podgorica Havalimanı ise 1 saat 20 dakika kadar sürüyor. Gezilecek yerler göz önünde bulundurulduğunda Tivat’a uçmanız daha mantıklı olsa da havayollarının bilet kampanyalarında uygun fiyatlı Podgorica bileti bulursanız mutlaka değerlendirmelisiniz. Karadağ küçük bir ülke ve zaten gezilecek yerleri görebilmek için araç kiralamanız gerekiyor. Toplu taşıma ile gezmek isterseniz zaman kaybı ve sinir harbi yaşamanız muhtemel çünkü ülkede pek çok şeyde olduğu gibi toplu taşıma ağı da çok yavaş çalışıyor.  Bununla birlikte Türkiye’den kendi aracınız ile de Karadağ’a seyahat edebilirsiniz. Hatta Balkanlar turu rotanıza Karadağ’ı ekleyebilirsiniz. İstanbul’dan Karadağ’a kendi aracınızla gitmek isterseniz ortalama 1100 km yol gitmeniz gerekecektir. Burada unutmamanız gereken konu ise Türkiye’den çıkış için ya Yunanistan ya da Bulgaristan sınır kapılarını kullanacaksınız ve bu ülkeler vizeye tabii ülkeler. Kendi aracanızla gezecekseniz bu detayı atlamamanız gerekiyor. Eğer Schengen vizeniz yoksa havayolunu tercih etmelisiniz.

Neye ihtiyacım var?

Karadağ, Türkiye’ye vize uygulamıyor. Dolayısıyla pasaportunuz ile ülkeye giriş yapabiliyorsunuz ve 90 güne kadar vizesiz seyahat edebiliyorsunuz. Ancak bu ne kadar sürer bilinmiyor çünkü Karadağ’ın çok yakın bir zamanda Avrupa Birliği üyesi olması bekleniyor ve bu da ülkenin Schengen Bölgesi’ne dahil olması anlamına geliyor. Karadağ’a gitmek istiyorsanız, vize uygulaması yokken, ertelemeden hemen seyahatinizi planlamalısınız.

Ne zaman gitmeliyim?

Karadağ’ın en büyük geçim kaynaklarından biri turizm. Dolayısıyla özellikle Mayıs ayından Eylül ayına kadar ülke yüksek sezon yaşıyor. Bu da gerek otel fiyatlarının gerekse mekanların yeme içme fiyatlarının artması demek oluyor. Bununla birlikte Karadağ, deniz tatili planlamıyorsanız düşük sezon da da gezmeye çok uygun bir ülke. Gideceğiniz tarihlere bütçenizi gözden geçirerek karar vermeniz uygun olacaktır. Çünkü yüksek sezonla düşük sezon fiyatları arasında çok büyük farklar olabiliyor.

Rota nasıl olmalı, nerede konaklamalıyım?

Karadağ’ın yüzölçümü 13.812 km (kare)  ve nüfusu 700 bin civarında. Küçük bir ülke olduğundan gitmişken araç kiralayıp pek çok şehri gezebilirsiniz. Şüphesiz ki Karadağ’ın en etkileyici ve en iyi korunmuş şehri Kotor gezinizin yıldızı olacaktır. Dolayısıyla konaklamanızı Kotor’da yapmak isteyebilirsiniz. Kotor, 400 yıl kadar Venedik İmparatorluğu’nun himayesinde kalan bir şehir ve şehri gezdiğinizde bu etkiyi hala hissediyor olacaksınız. Özellikle UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Kotor Old Town bölgesi Karadağ’da kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri. Adriyatik Denizi’nin tadını çıkarmak, plajlarında güneşlenmek ve gece hayatını yaşamak için Kotor’a sadece 25 km uzaklıktaki Budva’yı tercih edebilirsiniz. Eğer yaz aylarında bir seyahat planlıyorsanız Budva’da aradığınız herşeyi bulabileceğinizden emin olabilirsiniz. Tarih ve doğal güzellikler arıyorsanız Perast’ı listenize eklemelisiniz. Bu küçük ama romantik şehirde 16 kilise ve 17 ada bulunuyor. Özellikle St. George adası ve Kayaların Leydisi adası görmeniz gereken yerlerden bir kaçı. Perast’a geldiğinizde sahildeki teknelerle bu adalara ulaşabilirsiniz. Güneşin Şehri olarak adlandırılan Herceg Novi ise yaz aylarında düzenlenen festivallerle son zamanların iddialı şehirlerinden. 15. Yüzyılda bir balıkçı köyü olan Stevi Stefan ise şimdilerde 5 yıldızlı bir otelin bulunduğu bir ada. Adaya girebilmek için otelde konaklamanız gerekiyor. Pek çok ünlünün tercih ettiği otelin fiyatları ise inanılmaz pahalı. Dolayısıyla Stevi Stefan için eğer otelde konaklamayacaksanız fotografik bir nokta diyebiliriz. Havalimanınında bulunduğu Tivat görülmesi gereken bir diğer şehir. Özellikle Tivat’ta bulunan Porto Montenegro, yat kiralamak ve lüks alışveriş yapmak isteyenler için önemli bir turizm merkezi. Başkent Podgorica ve küçük ama sevimli tatil beldesi Bar da listenizde olması gereken şehirler diyebiliriz.

Bonus: Eğer ülkede yeterli zamanınız varsa ve tüm turistik noktaları gezdiyseniz Balkanların en büyük tatlı su gölü olan İskodra Gölü’nde tekne turu yapmak isteyebilirsiniz. 

Nerede, ne yemeliyim?

Karadağ özellikle deniz ürünleri ile ünlü bir ülke. Bu yüzden Riblja Corba adını verdikleri balık çorbasını mutlaka denemelisiniz. Günlük taze balıklarla hazırlanan bu çorbanın pek çok çeşidini tadabilirsiniz. Özellikle sahil şerinde denemeniz gereken bir diğer lezzet ise ahtopot salatası. Pataesle veya sade olarak tercih edebileceğiniz ahtapot salatası sarımsak ve maydonozla servis ediliyor. Gavice adı verilen ve sahil şeridinde hemen hemen her restaurantta kolayca bulabileceğiniz favori atıştırmalık olan kızartılmış çeşit çeşit balıkları ise listenize mutlaka eklemelisiniz. Kotor’da bulunan Cesaria adlı mekanda Karadağlıların buzara adını verdiği kabuklu deniz ürünleri, karides ve özel soslarla hazırlanmış yerel lezzeti yemeye doyamayacaksınız. Görüntüsü pek iç açıcı olmasa da lezzetli bir yemek olan siyah risottoyu Karadağ’da deneyimlemek isterseniz Kotor’daki Konoba Scala Santa adlı mekana göz atabilirsiniz. Karadağ’ın en popüler yemeği olana Kacamak ise mutlaka listenizde olmalı. Bununla birlikte ülkede Balkan mutfağının pek çok yöresel lezzetini deneyebilir ya da dünya mutfağından istediğiniz yemeği bulabilirsiniz.

Kiminle gitmeliyim?

Karadağ, hem çocukla deniz tatiline çok uygun, hem de partnerinizle ya da arkadaş grubunuzla eğlencenin dibine vurmaya cok uygun bir ülke. Budva’nın canlı ve enerjik gece kulüplerinde zaman geçirmek istiyorsanız ise çocuksuz gitmenizde fayda var. Ancak trafige kapalı ihtişamlı old town larda ya da çocuk dostu plajlarda ailece rahat bir tatilde geçirebilirsiniz. İklimi ılıman olduğu için zamansız bir ülke Karadağ. Kış aylarında da ziyaret etseniz çocukla gitmek sorun olmayacaktır.

Bürokrasi Şehri : Brüksel

1830 yılında Hollanda’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden Belçika, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında Almanya tarafından işgal edilen bir ülke.Savaşlardan zarar gören başkent Brüksel ise neredeyse son iki yüzyılda yeniden inşa edilen bir şehir. Avrupa Birliği’nin üç ana kurumuna ev sahipliği yapan Brüksel, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin ve Nato’nun başkenti olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla bu durum şehre bürokratik ve kasvetli bir hava veriyor. Bununla birlikte waffle, bira, patates kızartması,midye ve çikolatanın ana vatanı olarak kabul edilen Brüksel, Schengen vizeniz varsa haftasonunuzu keyifle değerlendirebileceğiniz bir şehir. Genellikle Benelux turlarında günübirlik gezilerle keşfedilmeye çalışılsa da şehir kesinlikle daha fazla zamanı hakediyor.

Nasıl giderim?

İstanbul’dan Brüksel’e yolculuk uçakla 3 saat 25 dakika sürüyor. Brüksel’de 2 adet havaalanı bulunuyor. Türkiye’den kalkan uçakların ineceği havaalanı uçuş yaptığınız firmaya göre değişiyor. THY ile uçuş yapıyorsanız Brüksel Havaalanı’na, Pegasus ile uçuş yapıyorsanız Brüksel Charleroi Havaalanı’na iniyorsunuz. Eğer havaalanından şehir merkezine transferinizi önceden ayarlamak isterseniz ineceğiniz havaalanının hangisi olacağını kontrol etmenizde fayda var. Brüksel Havaalanı’ndan şehir merkezine tren, otobüs ya da taksi ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Hangi seçeneği tercih ederseniz edin ortalama 20-25 dakika gibi bir sürede şehir merkezine ulaşım sağlayabilirsiniz. Daha çok low cost firmaların iniş yaptığı Brüksel Charleroi Havaalanı ise Brüksel’e 55 km uzaklıktaki Charleroi şehrinde bulunuyor. Özellikle havayolu şirketlerinin uçak bileti kampanyalarında çok uygun fiyatlara bu havaalanına iniş yapan uçaklarda yer bulabilir ve seyahatinizi planlayabilirsiniz. Brüksel Charleroi havaalanından Brüksel şehir merkezine ulaşım için Flibco adı verilen otobüsleri kullanabilir, yaklaşık 1 saat içinde Brüksel şehir merkezinde olabilirsiniz.

Neye ihtiyacım var?

Belçika Avrupa Birliği üyesi olduğundan bordo pasaportlu Türk vatandaşlarının ülkeye girebilmesi için Schengen vizesine sahip olmaları gerekiyor. Yeşil pasaporta sahip olanlar Belçika’ya vizesiz bir şekilde seyahat edebilirler.

Ne zaman gitmeliyim?

Brüksel’de Avrupa Parlamentosu gibi önemli binaların bulunduğunu göz önünde bulundurursanız şehre bürokrasinin verdiği griliği çok net hissedebilirsiniz. Kuzey Avrupa’nın iklim şartlarının sertliğini bu griliğe eklerseniz Brüksel’e kış aylarında gitmek istemeyebilirsiniz. Bu sebeplerden dolayı Brüksel’i ziyaret etmek için en ideal aylar Eylül – Ekim veya Mayıs – Haziran olacaktır. Ağustos ayında bir seyahat planlıyorsanız Grand Place’te gerçekleştirilen festivale katılmak eğlenceli bir etkinlik olacaktır.

Nerede konaklamalıyım?

Brüksel’de konaklama için pek çok alternatif bulunuyor. Ancak bu şehirde konaklamanın pahalı olduğunu bilmelisiniz. Özellikle eski şehir merkezi olarak bilinen Grand Place ve çevresindeki konaklama seçenekleri oldukça yüksek fiyatlı olabiliyor. Bununla birlikte merkez tren garına, metro istasyonuna, gezilecek tarihi yapılara ve yeme, içme, eğlence mekanlarına yakınlığı nedeniyle bu bölgeyi tercih etmek isteyebilirsiniz. Konaklayabileceğiniz bir diğer bölge ise merkezin güneyinde yer alan Ixelles bölgesi. Şehrin hesaplı konaklama seçenekleri sunan bölgelerinden biri olan Ixelles’ten eski kent meydanı çevresindeki tarihi yapılara 20 dk gibi kısa bir sürede yürüyerek ulaşabilirsiniz. Bölgede çok sayıda cafe, bar ve restaurant ile alışveriş yapabileceğiniz bir çok mağaza bulunuyor. Eğer müzeleri gezmeyi seviyorsanız ve önceliğiniz bu ise konaklamak için şehrin European Quarter bölgesini tercih etmek isteyebilirsiniz. Saint Gilles, Les Morelles ve Saint Joose ten Noode ise hem hesaplı bir şekilde konaklayabileceğiniz hem de Brüksel’in yerel kültürünü tanıyabileceğiniz bölgelerden bazıları.

Nereleri gezmeliyim?

Brüksel seyahatiniz için 2 günlük bir süre ayırmanız yeterli olacaktır. Tarihi yerleri gezmeyi seviyorsanız gezinize Brüksel’in en önemli meydanı olarak kabul edilen Grand Place’ten başlamalısınız. Brüksel’in ruhunu hissedebileceğiniz bu meydanda Brüksel Belediye Binası gibi Barok mimari tarzındaki pek çok yapıyı ziyaret edebilirsiniz. Gotik mimari tarzının en iyi örneklerinden olan St. Michael ve St. Gudula Katedrali ise şehirde gezebileceğiniz diğer tarihi yapılardan biri. Brüksel’in bu sembolik yapısı günümüzde hala kraliyet ailesinin düğün ve cenazelerine ev sahipliği yapıyor. Brüksel Kraliyet Sarayı ise özellikle yaz aylarında halkın ziyaretine açılan, Kraliyet ailesinin ofis olarak kullandığı ve görülmesi gereken bir diğer yapı. Müze gezmeyi sevenlerdenseniz; Müzik Enstürmanları Müzesi, Belçika Karikatür Müzesi, Brüksel Şehir Müzesi, Horta Müzesi ve Çikolata Müzesi kesinlikle ziyaret etmeniz gereken noktalar olacaktır. Bir kristalin 15 milyar kat büyütülmüş moleküler birleşimini yansıtan ve ilk bakışta müze olduğu pek anlaşılmayan Atomium ise içinde bulunan restoran ve seyir terası ile seyahatseverlerin ilgisini çekmeyi başarıyor.  Özellikle bahar ya da yaz aylarında şehri ziyaret ediyorsanız veya gezinizi çocucğunuzla planladıysanız şehrin yeşil alanları olan Brussels Park, Mont Des Arts ve Cinquantenaire Park’ı listenize eklemelisiniz. Kentin sembolleri arasına girmeyi başaran ve işeyen bir çocuğu tasvir eden Manneken Pis heykeli ise oldukça ilginç ve eğlenceli. Heykelin 900 parçalık bir kostüm dolabı bulunuyor ve özel günlerde kıyafetleri değiştiriliyor. Son olarak şehirde alışveriş yapmak istiyorsanız Galeries Royales Saint – Hubert’e uğramalısınız. Genellikle lüks markaların sergilendiği bu pasajda yapılacak tek şey alışveriş değil elbette. Binanın etkileyici dekorasyonu ve cam ağırlıklı mimarisi pasajı görülmeye değer yerlerden biri yapıyor.  

Bonus: Şehirde 2 günden fazla zamanınız varsa, trenle ortalama 1- 1.5 saat uzaklıktaki Brugge, Gent, Antwerp gibi diğer Belçika şehirlerini gezinize dahil etmek iyi bir fikir olacaktır.Birden fazla ülke görmek istediğiniz bir gezi planlıyorsanız Brüksel’den Amsterdam, Paris ve Lüksemburg’a kolayca geçebilirsiniz.

Nerede, ne yemeliyim?

Brüksel denilince akla ilk gelen lezzet elbette ki çikolata oluyor. Çikolatanın ana vatanı olarak bilinen Brüksel’de çikolata almak için pek çok mağaza bulunuyor. Galeries Royales Saint – Hubert’e uğrayıp ; Wittamer, Gorne Port Royal ya da Godiva ve Leonidas’dan birbirinden lezzetli sanat eseri gibi çikolata paketlerini valizinize doldurabilirsiniz. Brüksel’de yiyeceğiniz  waffle ise size bambaşka bir lezzet şöleni vaad ediyor. Sert ve şekerli bir hamurla hazırlanan waffle lara bir de Belçika çikolatası eklendiğinde tadı damağınızda kalıyor. Etrafa mis gibi kokular yayan waffle ları hemen hemen her köşe başında bulunan stantlardan alıp elinizde yiyebilir ya da Grand Place’te bulunan tarihi kafelerde deneyebilirsiniz. Brüksel’e gelip midye yemeden dönmek tabii ki olmaz. Chez Leon’da midyenin her çeşidini keyifle deneyebilirsiniz. Midyenin yanında Belçika ile özdeşleşen patates kızartması zaten servis ediliyor ancak elde yemek isterseniz birçok sos seçeneği ile beraber hemen hemen her sokakta da patates kızartması bulabilirsiniz. Avrupa’da en çok bira çeşidine sahip olan ülkelerden biri Belçika diyebiliriz. Durum böyle olunca Brüksel seyahatinizde mutlaka uğrmanız gereken, 2000 çeşit biranın bulunduğu mekan olan Delirium Cafe, Belçika’nın bira zenginliğini gözlemleyebileceğiniz ve tadabileceğiniz bir yer haline geliyor. 2000 çeşit bira arasından hangisini seçeceğinize karar veremiyorsanız, 1791 de kurulan Boosteels bira fabrikasının ürünü olan Kwak marka birayı deneyebilirsiniz.

Kiminle gitmeliyim?

Brüksel, sahip olduğu büyük yeşil alanlarıyla çocuklu seyahat için oldukça uygun bir ülke. Şehri gezerken bebek arabası kullanmakta zorlanmayacağınız gibi hijyen konusunda da bir sorun yaşamazsınız. Son zamanlarda çok fazla göç almış olmasına rağmen şehir oldukça güvenli ve yalnız seyahat etmeye de uygun. Brüksel seyahatinizi farklı şehirler ya da ülkeler görerek zenginleştirmeyi planlıyorsanız arkadaş grubunuz ya da partnerinizle seyahat etmekte eğlenceli olacaktır.

Fransa’nın En Sevilen Noel Pazarları Rotası: Alsace Bölgesi

Avrupa’da yılın en sevdiğim zamanları Noel pazarlarının kurulduğu zamanlardır. Üç boyutlu masal kitapları vardır ya hani işte öyle görünür sokaklar. Her taraf rengarenk ışıklarla süslenmişken evlerden kurabiye adamlar çıkacakmış hissine kapılırım. Pazarlarda kaynayan sıcak şarabın ağzımda bıraktığı muhteşem tatla havanın soğukluğuna aldırmadan sokaklarda dolaşmak, insanları izlemek, el emeği ürünler satan standları tek tek gezmek, noel şarkıları dinlemek o kültürün bir parçasıymışım hissi verir bana. Şimdi sizi Noel pazarlarını doyasıya yaşayabileceğiniz bir bölgeye Alsace’ye götüreceğim. Hazırsanız başlayalım:

Nasıl giderim?

Türkiye’den Fransa’nın Alsace bölgesine seyahat edebilmek için Avrupa’nın en ilginç havalimanına yani İsviçre’nin Basel şehrine uçmanız gerekiyor. Basel Mulhouse (Euroairport) havalimanına indikten sonra 3 farklı çıkış kapısı karşınıza çıkacak. İlk kapı Almanya’ya ikinci kapı İsviçre’ye ve son kapı da Fransa’ya açılıyor, seç seçebilirsen J Fransa çıkış kapısını kullandığınızda Mulhouse şehrindesiniz demektir. Her ne kadar Alsace rotasının büyüleyiciliğini yansıtmıyor olsa da havaalanına yakınlığı nedeniyle eğer vaktiniz kalırsa 2-3 saatinizi ayırıp Mulhouse şehrini de gezebilirsiniz.

Neye ihtiyacım var?

Fransa Avrupa Birliği üyesi olduğundan ülkeye girmeniz için geçerli Schengen vizenizin olması gerekiyor. Eğer yeşil pasaportunuz varsa vizeye ihtiyacınız yok demektir. İstanbul – Basel arası uçakla yaklaşık olarak 3 saat 15 dk kadar sürüyor. Alsace rotası için araba kiralamanız faydalı olacaktır. Noel pazarları zamanı gezilecek tüm noktalara shuttle servisleri olsa da araba kiralamak size hem zaman kazandıracak hem de buz gibi havada rahat hareket etmenizi kolaylaştıracaktır.

Ne zaman gitmeliyim?

2023 yılında Alsace bölgesinde noel pazarları aşağıda belirttiğim tarihler arasında kurulacak, seyahat tarihlerinizi bu takvime göre ayarlamanız önemli.

Colmar: 23 Kasım – 29 Aralık

Strasbourg: 24 Kasım – 24 Aralık

Kaysersberg: 24 Kasım – 19 Aralık

Riquewihr: 25 Kasım – 21 Aralık

Eguisheim: 24 Kasım – 23 Aralık

Obernai: 24 Kasım – 31 Aralık

Rota nasıl olmalı, nerede konaklamalıyım?

Alsace bölgesini noel pazarları kurulduğu zaman hakkıyla gezebilmek için minimum 5 ya da 6 gün ayırmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Aşağıdaki rotayı takip ederek gün sayınıza göre revize edebilirsiniz:

  1. Gün: İstanbul – Basel Havalimanı – Strasbourg, konaklama Strasbourg ta.
  2. Gün: Strasbourg , konaklama Strasbourg ta.
  3. Gün: Obernai ( yarım gün), Colmar ( yarım gün ), konaklama Colmar da.
  4. Gün: Colmar, konaklama Colmar da.
  5. Gün: Kaysersberg, Riquewihr, Eguisheim, konaklama Kaysersberg te.
  6. Gün: Kaysersberg – Basel Havalimanı – İstanbul.

Bizim rotamız bu şekildeydi ancak otel değiştirmek istemezseniz Strasbourg’ta konaklayıp diğer bütün noktalara günübirlik gidebilirsiniz. Gezilecek tüm yerler Strasbourg’tan ortalama 1 saat uzaklıkta. Eğer daha az gün ayırabiliyorsanız Strasbourg, Colmar ve Obernai yi mutlaka listenize ekleyin derim.

Noel pazarları nerelerde kuruluyor?

  1. Strasbourg Noel Pazarları:

Place de la Cathedrale de Strasbourg: Avrupa’da gördüğüm en etkileyici katedrallerden birisi kesinlikle Place de la Cathedrale de Strasbourg. Noel pazarları da bu büyüleyici katedralin etrafında kuruluyor. Noel pazarlarının güzelliğine kapılıp katedralin içini ziyaret etmeyi unutmayın.

Place Broglie Christkindelsmarik: Belediye binasının önünde kurulan bu Noel pazarı katedralin önünde kurulan pazardan biraz daha küçük olsa da muhteşem ışıklandırması ile göz kamaştırıyor. Yemek yemek için bu pazarı tercih edebilirsiniz.

Place Kleber: Akşamları dev buz pistinden yayılan ışık gösterilerini burada izleyin ve sıcak şarabınızı yudumlayın.

Petit France daki kanallar etrafında irili ufaklı birçok noel pazarı karşınıza çıkacaktır. Hediyelik eşya satın almak için bu pazarlar daha uygun olabilir.

  • Colmar Noel Pazarları:

Petite Venise: Colmar’ınen güzel Noel pazarı Petite Venise’te nehrin kenarına kurulan bu muhteşem pazardır. Aradığınız her şeyi bu pazarda bulabilirsiniz ve nehirde tekne turu yapabilirsiniz.

Place de I’Anncienne Douane: El emeği ürünlerle dolu rengarenk tezgahları arıyorsanız bu pazara mutlaka göz atmalısınız.

Place de la Cathedrale: Yeme içme standlarının yoğunlukta olduğu bu pazar mola vermek için iyi bir fikir olabilir.

Place Jeanne d’Arc: Pazarda kurulan irili ufaklı tezgahları gezerken sıcak şarabınızı burada içebilirsiniz.

Place des Dominicains: Diğer pazarlara göre daha küçük ama samimi olan bu pazarla Colmar gezinizi sonlandırabilirsiniz.

Place Rapp: Buz pateni yapmayı seviyorsanız bu Pazar tam size göre.

Marche Couvert: Nehrin karşısında meşhur Colmar fotoğraflarının çekildiği noktadaki kapalı bir pazar burası. Daha çok sarkuteri ürünleri ve fast food tarzı yemekler satılıyor. Soğuktan her yerinizin donduğunuzu hissederseniz bu kapalı pazar size ısınmak için bir alternatif olabilir.

Kaysersberg, Riquewihr, Eguisheim ve Obernai, Colmar ve Strasbourg’a göre daha küçük yerler olsa da vaktiniz varsa mutlaka listenize almalısınız.

Nerede, ne yemeliyim?

Noel pazarları yeme içme konusunda size o kadar çok alternatif sunuyor olacak ki muhtemelen restaurant arayışına girmeyeceksiniz. Özellikle yerel lezzetler denemeyi sevenler için Alsace bölgesindeki noel pazarlarını ziyaret ederken mutlaka denemeniz gereken lezzetleri aşağıya listeliyorum, deneyin asla pişman olmayacaksınız:

Glühwein: Sıcak şarap

Berawecka: Kurutulmuş meyve ve fındıktan oluşan çörek.

Tarte Flambee: Üzerinde peynir, jambon ve bolca soğan olan ince hamur bir pizza gibi düşünebilirsiniz.

Pretzels: Simide benzer ama daha sert ve tuzlu bir hamur işi.

Baeckoeffe: Alsace güveci. (et seçiminizi belirtmekte fayda var)

Alsace sosisi: Domuz, sığır ya da hindi eti seçenekleri var.

Krep: Tuzlu yada tatlı olarak seçiminize göre servis ediliyor.

Langos: Pişiye benzer bir Macar lezzeti.

Kiminle gitmeliyim?

Bu sorunun cevabı tamamen sizde saklı, ister sevgilinizle, ister arkadaşlarınızla, ister ailenizle ve çocuklarınızla. Noel pazarlarının ruhu herkese hitap ediyor sarıp sarmalıyor bence. Ben Alsace rotasını eşim ve 2.5 yaşındaki kızımla yapmıştım. Pera’nın gözlerindeki merakı ve mutluluğu asla unutamıyorum. Bambaşka bir deneyim olmuştu onun için. Birde Colmar da Noel babayla karşılaşmıştı ve Noel baba ona minicik bir hediye vermişti. Ne muazzam bir anı olmuştu onun için. Yazıyı okurken kimi hayal ettiyseniz yanınızda, hemen şimdi onunla bir bilet kapın ve tatilinizi planlayın.

Kuzey Avrupa’nın özgürlükler şehri: Amsterdam

Özgür olmayı tüm hücrelerinizde hissedeceğiniz bir şehir Amsterdam. Eğlence, kültür sanat, mimari, kanallar neyi görmek istiyorsanız içinde çokça barındırıyor. Sanki Kuzey Avrupa’da değilmişte Akdeniz’de bir yerdesiniz gibi canlı, enerjik ve samimi bir havası var. Ne iş yaparlarsa yapsınlar mutlu olan insanları görmek, çılgınca eğlenmek, kanalların manzarasına dalıp gitmek, bisiklet kiralayıp şehir turu yapmak, Kuzey Avrupa’nın en büyük müzelerini gezmek istiyorsanız Amsterdam tam size göre bir şehir.

Nasıl giderim?

İstanbul’dan Amsterdam uçakla ortalama 3.5 saat sürüyor. Amsterdam Schiphol Havalimanı oldukça büyük bir havalimanı ve şehir merkezine gidebilmeniz için bir çok seçenek var. Bunların en hesaplı ve hızlı olanı şüphesiz ki trenler. Havalimanından tek yön 5.9 Euro ya alabildiğiniz biletle şehir merkezine kolayca ulaşabilirsiniz. Şehir içinde toplu taşıma kullanmayı ve müzeleri gezmeyi düşünüyorsanız havaalanından i love Amsterdam kart almanız faydalı olacaktır. Çünkü ulaşım ve müze girişleri epeyce pahalı ve bu kart sayesinde 70 ten fazla müzeye giriş sağlayıp, kanal turu yapabilir ve şehirdeki tüm toplu taşıma araçlarını ücretsiz olarak kullanabilirsiniz. Bununla birlikte şehir merkezine otobüsle de ulaşabilirsiniz ancak hem süre olarak uzun hem de fiyat olarak trene göre oldukça pahalı bir seçenek. Taksi kullanmak isterseniz havaalanının çıkışından taksiye binerek şehir merkezine ulaşabilirsiniz.

Neye ihtiyacım var?

Hollanda, Avrupa Birliği üyesi olduğundan ülkeye girmek için bordo pasaportlu Türk vatandaşlarının Schengen vizesine sahip olmaları gerekiyor. Yeşil pasaportunuz varsa vize almanıza gerek yok.

Ne zaman gitmeliyim?

Amsterdam her mevsimde gezilebilecek bir şehir. Kasım’dan Mart ayına kadar çok soğuk olmakla birlikte Avrupa’da kar beyazının en çok yakıştığı şehir Amsterdam. Nisan – Mayıs aylarında ise baharın canlı renkleriyle adeta görsel bir şölen sunan Amsterdam sokaklarında gezmek çok keyifli olacaktır. Bununla birlikte her yıl Nisan ayında Avrupa’nın en büyük şehir festivali olan Kralın Günü kutlamaları düzenleniyor. Turuncu rengin tema olarak kullanıldığı bu çılgın ve eğlenceli festival 2024 yılında 27 Nisan da yapılacak. Şehirde inanılmaz bir turist yoğunluğu olacağı için eğer bu tarihlerde seyahat planlıyorsanız mutlaka aylar öncesinden konaklamanızı ayarlamalısınız. 27 Nisan Hollanda’da resmi tatil olduğu için bir çok turistik nokta kapalı olacaktır. Seyahatinizi bir gün öncesi yada sonrasını kapsayacak şekilde planlarsanız sadece festivale katılmakla kalmayıp diğer günlerde turistik noktaları da gezmiş olursunuz.

Nerede konaklamalıyım?

Amsterdam dakonaklama oldukça pahalı. Seyahat bütçenizin neredeyse yarısını konaklama için ayıracağınızı belirtmekte fayda var. Özellikle şehrin en canlı ve hareketli bölgesi olan Dam meydanında konaklamak istiyorsanız epeyce yüksek bir bütçe ayırmanız gerekebilir. Bununla birlikte Merkez İstasyon bölgesinde çok sayıda konaklama alternatifi bulunmakta, Dam Meydanına göre küçükte olsa fiyat avantajı sağlayan otelleri bu bölgede bulmanız mümkün. Bohem atmosferi ile Jordaan bölgesi, sanatın kalbi olarak sayılabilecek Müzeler bölgesi, sessiz sakin ve yeşile doyacağınız Plantage bölgesi de konaklama için değerlendirebileceğiniz bölgelerden. Hangi bölgeyi seçerseniz seçin konaklamanızı seyahat tarihlerinizden çok önce ayarlamayı unutmayın. Değişik bir deneyim yaşamak istiyorsanız kanallarda demirleyen Bot Otellere de göz atabilirsiniz.  

Nereleri gezmeliyim?

Amsterdam’da gezilecek yerler birbirine yakın. 2 günlük bir gezide başlıca turistik noktaları yürüyerek ya da bisiklet kiralayarak görebilirsiniz. Muhtemelen büyüleyici sokaklarda kaybolmak bile size yetecektir bu şehirde, ancak gezilecek başlıca noktaları şu şekilde listeleyebiliriz:

Dam Meydanı

Van Gogh Müzesi

Vondelpark

Anne Frank Evi

Amsterdam Kraliyet Sarayı

Çiçek Pazarı

Brouwerij’t IJ Bira Fabrikası

Rijksmuseum

Begijnhof

Red Light Distirct

Jordaan Bölgesi

Leidsplein Bölgesi

Rembrandplein Meydanı

Heineken Experience

Bonus: Şehirde 3 günden fazla zamanınız varsa trenle ya da otobüsle yaklaşık bir saate ulaşabileceğiniz Zandaam, Edam, Volendam yada Geithoorn’u listenize almak isteyebilirsiniz. 

Nerede, ne yemeliyim?

Amsterdam’da damak zevkinize uygun her türlü yemeği bulmanız mümkün. Ancak şehre gitmişken özellikle denemeniz gereken yerel tatlar var. Her restaurantta kolayca bulabileceğiniz bitterballen adı verilen mini köfteler ve broodje haring yani ringa balığı bunlarından bazıları. İçi karamel dolgusu ile şerbetlenmiş stroopwafel ı, öğle atıştırmalığı olarak tercih edebileceğiniz mini krepleri, elde yiyebileceğiniz birçok sos seçeneği ile servis edilen patates kızartmasını listenize almalısınız. Özellikle kış aylarında ışıkla süslenmiş standlarda kolayca bulabileceğiniz oliebollen adı verilen soslu hamur kızartması ise denemeden dönmemeniz gereken bir lezzet. Hollanda özellikle peynirleriyle ünlü bir ülke olduğu için her köşe başında bulabileceğiniz peynir satan dükkanlara uğrayıp tadım yapmalısınız. Bununla birlikte Brouwerij’t IJ Bira Fabrikası ndaki 43 çeşit biranın en azından 3-4 tanesi denemeden dönmeyin, pişman olursunuz.

Kiminle gitmeliyim?

Ülkedeki +18 herşeyin yasal olduğu bu şehre çocukla gitmek çok mantıklı olmayacaktır. Amsterdam’ın gece hayatını ve özgürlüğünü yaşamak için seyahatinizi ya arkadaş grubunuzla yada partnerinizle planlayın. Yalnız gezmeyi sevenlerdenseniz de şehrin çok güvenli olduğunu söylemek mümkün.